PLAN

PLAN

     Şehir plancılığı açısından batıda ovaya açılan küçük bir vadinin kuzey yamacında ağırlıklı olarak gelişen yerleşmede sütunlu cadde şehrin ana aksını belirlemektedir. Duvarlar ve tonozlar eğimli arazide düz teraslar elde edilmesini sağlamıştır. Yamaca oturtulan ızgara planlı kentte merkeziyetçi bir fikir ile kamu yapıları arazinin ortasına ve vadinin doğu yamacına yerleştirilmiştir. Tiyatro, hamam, dükkanlar, kuzey ve güney kiliseler bu plana uygun parsellerde inşa edilmiştir. Güney vadinin batı bölgesi villa tipi görkemli yapılar inşa edilmiş Orta Çağ kalesi ise savunmaya elverişli kayalık bir tepe üzerinde yükselmektedir. Mevcut kamu yapılarının ilk yapı evresi Severuslar dönemine tarihlenmektedir.

Savunma Sistemi

     Değerlendirmelerimiz ve araştırmalarımız şehrin sınırlarının güneyde Ceyhan nehri, kuzeyde Karatepe, batıda Kırmıtlı Kuş Cenneti arasında genişleyen verimli ovayı kapsadığını belgelemiştir. Sur ile çevrili şehir merkezindeki yapılar kale tepesinin hâkim olduğu küçük bir vadinin kuzey, güney ve doğu yamaçlarında tespit edilmiştir. Araştırmalarımız ve kazı çalışmalarımız savunma sistemini bu yönde belirlememize yardımcı olmuştur. Kayalık doğal yükseltiler kuzeyde yerleşmenin doğal sınırını oluşturmuştur. Şehrin kuzeybatısında, kalenin kuzeydoğu eteğinde kayaya açılan geçit batı ile doğu konut alanlarını birbirine bağlamaktadır. Antik şehrin Roma İmparatorluk döneminde (MS 2. yüzyıl) sur duvarı ile çevrili olmadığı, ilk savunma sisteminin MS 4. yüzyıl sonlarında inşa edildiği düşünülmektedir.

Su Sistemi

     Kentin temiz su ihtiyacını karşılayan sisteme ait kalıntılar Pyramos'un doğusunda tespit edilmiştir Düziçi'nin Karagedik Beldesi'ndeki kaynaklardan çıkan su Kastabala'nın temiz su ihtiyacını karşılamak için üstü açık kanallar ve aquadukt ile taşınmıştır. Suyun Ceyhan'dan ve vadiden geçirilmesinde basınçlı su sisteminden yararlanılmıştır. Bu sisteme ait taştan yapılmış basınçlı suyolu künkleri çevreye dağılmıştır. Pyramos'un kıvrım yaptığı noktada tespit edilen ve Nergiz (Keris Tepe) su kemeri olarak bilinen 140 m uzunluğa sahip aquaduktun oniki kemerinden beşi korunmuştur. Kentin güneydoğusunda Kesmeburun köyünün doğu yamaçlarından Kastabala'ya ulaşan bu sistemin kent merkezine bağlantısı ve şehir merkezinde dağıtım sistemi kazı çalışmalarımızda tespit edilmiştir.

Nekropoller

     Kastabala antik kentinin genişlediği alanı doğu, kuzey ve güneyde çevreleyen engebeli kayalık yamaçlarda çok sayıda mezar yapısı ve kaya mezarı mevcuttur. Nekropollerde toprak gömü, farklı boyut ve tipte lahitler de tespit edilmiştir. Batıda anıt mezarlara ait kalıntılar tarım arazilerinin içerisinde yükselmektedir.

Sütunlu Cadde

     Kastabala'yı Karatepe-Aslantaş'a bağlayan modern yoldan itibaren kaya çıkıntısı üzerinde yükselen kalenin eteğinde genişleyen yerleşme merkezinde doğu-batı yönünde arazinin eğimine uygun biçimde uzanmaktadır. Caddede aksiyal simetriye katı biçimde uyulmamıştır. Sütunlu caddenin aksındaki sapma topografyaya uyma zorunluluğundan ve caddeyi çevreleyen kamu yapılarından kaynaklanmıştır. Caddeyi iki yanda sütunlu galeri sınırlamaktadır. Caddenin toplam uzunluğu 310 metredir. Güney galeriye ait 5 sütun ayakta kalmıştır. Bazı sütun tamburları kendi ekseninde kaide çevresinde dağılırken çoğu kuzeydoğu-güneybatı yönünde cadde ortasına devrilmiştir. Çarpmanın etkisiyle sütun tamburları genellikle parçalanmış veya çatlaklar oluşmuştur. Sütun başlıklaırı ise üst tamburun ucu hizasında taban döşemesi üstünde veya taban döşemesini parçalayarak gömülmüştür. Sütunların aynı yönde devrilmesi deprem ile meydana gelmiş bir tahribatı belgelemektedir. Sütun tambur, kaide ve başlıklarının hiçbirinde zıvana kullanılmaması dikkat çekmektedir.

     Caddenin batı ucunda sürdürülen araştırmalarımız şehir kapısının açıldığı fikri veren sütunlu caddenin başlangıcını tespit etmemize yardımcı olmamıştır. Bu bölge yola yakın olduğundan yöre halkı tarafından çevredeki yerleşmelere inşaat malzemesi olarak kullanılmak üzere taşınmıştır.

     Kuzey galerinin batı ucu örenyeri otoparkı yapılırken açığa çıkan hafriyat toprağı ile doldurulmuştur. Doğu yönündeki devamında ise Geç Roma döneminde konut alanı olarak değerlendirilen, günümüzde şahıs mülkiyetinde olan ve tarımsal faaliyetler yüzünden yoğun kültür tabakası erozyonu meydana gelen alanda açığa çıkan antik dönem yapı taşları yığıntı oluşturmaktadır.

     Kastabala'yı Karatepe-Aslantaş'a bağlayan modern yoldan itibaren kaya çıkıntısı üzerinde yükselen kalenin eteğinde genişleyen yerleşme merkezinde doğu-batı yönünde arazinin eğimine uygun biçimde basamaklandırılarak uzanmaktadır. İki yanda kaldırımlı, tabanı taş döşeli sütunlu caddenin doğu ucunda bir propylon mevcuttur.

     Şehir plancılığı açısından sütunlu cadde yerleşmenin ana aksını belirlemektedir. Şehir plancılığında sütunlu caddelerin aksındaki sapmalar genelde topografyaya uyma zorunluluğundan kaynaklanmıştır. Anadolu ve Kuzey Suriye'deki çok sayıda antik kentte yerleşme merkezi sütunlu caddeler çevresinde gelişmektedir. Kilikia'nın farklı merkezinde olduğu gibi Kastabala'da da aksiyal simetriye katı biçimde uyulmadığı tespit edilmiştir.

     Sütunlu caddenin güneyinde genişleyen büyük bir teras vardır. Bu alanda tonozlar yer almaktadır. Tonozların inşasında dörtgen blok taşlar kullanılmıştır. Kapı söveleri ve mimari kalıntılar bu terasta büyük bir yapının inşa edildiği fikrini vermektedir. Şehrin doğu bölgesinde ikinci bir büyük teras mevcuttur.

Tonozlu Teras

     Sütunlu caddenin güneyinde genişleyen büyük bir teras vardır. Bu alanda tonozlar yer almaktadır. Tonozların inşasında dörtgen blok taşlar kullanılmıştır. Kapı söveleri, düzgün işlenmiş büyük blok taşların kullanıldığı temel yapısı ve Orta Çağ yapı evresi yapı tabakasında devşirme kullanılan mimari kalıntılar MS 2. yüzyılda bu terasta büyük bir yapının inşa edildiği fikrini vermektedir.

Tiyatro

     Sütunlu caddenin doğu ucunda propylonun (?) açıldığı alandan ulaşılan tiyatro, vadi yamacına dayalı inşa edilmiştir. Caveası iki katlıdır. Cavea basamaklarının ikinci katı tahrip olmuştur. 2009 yılı çalışmalarımızda cavea basamakları ve sahne binasına ait zengin bezemeli mimari parçalar açığa çıkarılmıştır. Tiyatronun sahne binasında gerçekleştirdiğimiz çalışmalarımızda sahne binasının tek katlı, iki nişli, sütunlu ve zengin bezemeli başlıklara sahip anteli bir cephe mimarisine sahip olduğu tespit edilmiştir. Açığa çıkarılan mask kabartmalı zengin bezemeli friz bloklarını MS 2. yüzyıla tarihlemek mümkündür. İki katlı caveanın ikinci kat basamakları dağılmıştır. Doğu ve batı uçta girişler vardır. Girişlerin yanında sahneye açılan kapılar mevcuttur. Simetrik iki niş bu kapıların yanında yer almaktadır. Ancak nişler ve üst yapı tamamen tahrip olmuştur. Sahne mimarisine ait bloklar zengin bitkisel bezeklidir. Üst yapı mimarisine ait frizde farklı tipte tiyatro maskları betimlenmiştir. Sahnenin doğu ve batı ucunda ise yazıtlı postamentler açığa çıkarılmıştır. 2012 yılında tiyatro bölgesinde derin stratigrafi sondaj çalışması gerçekleştirilmiştir.

Güneydoğu Tepesi ve Terası

     Doğu-batı yününde uzanan tiyatro vadisinin batı ucunda dörtgen kalker blokların kullanıldığı bir teras duvarı yükselmektedir. Kazı ve temizlik çalışmalarında aynı doğrulytuda ve devrilmiş durumda tespit edilen yazıtlı, düzgün işlenmiş dörtgen bloklar tespit edilmiştir. Bunlar teras duvarı üzerinde, terası batı yönde sınırlıyor olmalıydı. Terasta sürdürülen çalışmalarda kalın bir temenos duvarı belgelenmiştir. Tepenin güneydoğusunda yanyana sıralanmış, kalker malzemeden üç bloğun yüzeyi yazıtlıdır. Bu bölgede çevreye dağılmış durumda yazıtlı başka taşlar da tespit edilmiştir.

Hamam

     Tiyatronun güneyinde büyük bir hamam kalıntısı mevcuttur. Duvar örgüsünde tuğla kullanılan bu yapı kalıntıları hamamı MS 2. yüzyıla tarihlemeye yardımcı olmuştur. Bu yapı kalıntısının çevresinde 2009 ve 2012 yılı çalışmaları kapsamında bitki örtüsü temizliği gerçekleştirilmiştir.

Kiliseler

     Kiliselerde sistemli biçimde yoğun kaçak kazılar gerçekleşirildiği tespit edilmiştir. Kastabala'daki iki kiliseden E. J. Davis 1879'da ilk kez söz etmiş, Th. Bent ise 1890'da hazırladığı şehir planında bu iki yapıya yer verilmiştir. R. Heberdey ve A. Wilhelm1896'da güney kilisenin planını yayınlamış, çok sayıda araştırmada bu kiliseye değinilmiştir. Polygonal apsisli Güney Kilise'de koro bölümü sütun sıraları ile neflere ayrılmıştır.

     Sütunlu caddenin kuzeyinde yer alan kilise Kuzey Kilise adıyla bilinmektedir. Kuzey kiliseyi ilk kez G. Bell tanımlamıştır. Kilisenin nefleri payeler ile ayrılmaktadır. Bu kilise MS 6. yüzyıla tarihlenmektedir. Duvar örgüsünde Roma imparatorluk çağına ait yapılardan devşirme mimari parçalar kullanılmıştır.

     Kuzey ve Güney Kilise orta neflerin yan neflerden ayrılması ve duvar işçilikleri ile birbirinden ayrılmaktadır. Kuzey Kilise'de payeler orta nefi sınırlamaktadır. Kuzey Kilise'deki payeler Güney Kilise'den sonraki bir yapı evresini işaret etmektedir. Bu da MS 526 depreminde Kuzey Kilise'nin tahrip olduğu, bunun ardından kilisede tamir ve tadilat yapıldığı kanaati vermektedir. Kilikia bölgesinde MS 5.-6. yüzyıla tarihlenen payeli kilise tespit edilememiştir. Kuzey Kilise'nin tarihlenmesi tartışmalıdır. Ancak her iki kilisenin MS 6. yüzyıldan önce inşa edildiği kesindir.